Tezer Özlü Sözleri

Tezer Özlü Sözleri Günümüz önemli yazarlar arasında yer alan Tezer Özlü, geniş bir alanda sayısız eseri olan önemli bir isimdir. İnsana ve hayata dair sorgulamalar yaparak eserlerini oluşturan yazar, hayal dünyasında eserlerinde hayat verdiği birçok karakter oluşturmuştur. Bu hayali karakterleri kullanarak edebiyata ünlü sözler de kazandırmıştır.

Bu içerikte ve Tezer Özlü Tezer Özlü Sözleri Tezer Özlü Alıntıları Tezer Özlü Kitapları Tezer Özl hakkında bilgi bulabilirsiniz.

İnsan ilişkileri, sevgi, acı, üzüntü, özlem gibi insani duygular Tezer Özlü Sözleri temelini oluşturan temalar olarak göze çarpıyor. Bu sözlerden her birisi derin anlamlar taşıyan ve insanlara öğütler verecek nitelikte sözlerdir. Edebi ve insani değeri yüksek olan sayısız eserleri sayesinde Çağdaş Türk edebiyatının öncüsü olan Tezer Özlü, Türkiye’de olduğu gibi Dünya edebiyatında da güçlü bir kalem olmayı başarmıştır.

Yazar özellikle dünya, hayat, insanların sergilediği tutum ve davranışlar, insan psikolojisi, sosyoloji gibi birçok alanda derin anlamlara ev sahipliği bir dille eserler kaleme almıştır. Yazarın bu özelliği aynı zamanda kısa sürede geniş bir okuyucu kitlesine sahip olmasına ortam hazırlamıştır. Bizler de sizlere sizler için birçok anlam ifade edebilecek Tezer Özlü sözlerini derleyerek sizlere sunduk.

Tezer Özlü Sözleri
Tezer Özlü Sözleri

Editörün Seçimi ile En Bilinen Tezer Özlü Sözleri

  1. “Gözlerimi kapayıp yürüdüm, yürüdüm. Sonra bir gün gözlerimi açtım; yoluma çıkmıştım.”
  2. “Düşüncelerimiz, duygularımız kadar hakiki ve gerçektir.”
  3. “Yaşam, yalnızca kırılan şeyleri tamir etmek değildir; aynı zamanda güzellikleri de inşa etmektir.”
  4. “Unutmak, acının nankörlüğüdür.”
  5. “Ölüme kıyamam ben, bir gün gelir onu da severim diye korkarım.”
  6. “Bir kadının en kötü düşmanı, onun kendi kendisi olduğunu bilmesi.”
  7. “Bir kadın çocuğuna gülerse, dünyada ki en güzel gülmeyi görür.”
  8. “Ağlamak, kar beyazı bir denizde kürek çekmeye benzer.”
  9. “Bir insana ait olduğumuzu düşündüğümüz bir yer yoksa, yolumuzu bilemeyiz.”
  10. “Dünyayı sevgi kurtaracaksa, buna her zaman inandım.”

Tezer Özlü’nün sözleri, insanın iç dünyasına dokunan, duygusal ve derinlikli ifadelerle doludur. Kendi deneyimlerinden beslenerek edebiyata ve düşünce dünyasına katkılar sağlamış olan Tezer Özlü, edebiyatımızda iz bırakan önemli isimlerden biridir.

Tezer Özlü Sözleri

  • Hiç kimseyi, yalan söylediğini anlayacak kadar tanımak istemiyorum.
  • Aklımı ellerinizden kurtardım.
  • Taze çayım ve taze yaralarım var. Çok zenginim.
  • En çok ve en uzun sana inandım.
  • Hayat bağıra bağıra, susmayı öğretir insana.
  • Her şey geçiyor, hiçbir şey geçmese de.
  • Söyleyecek çok şeyim olduğunda genelde susarım.
  • Ben belli bir ülkesi olmayan insanlardanım.
  • Bilirsin, yazılmadıkça bitmeyen şeyler biriktirir kadınlar.
  • Ölmek isteğim yok. Yaşama isteğim olmadığı gibi.

Sözcüklerin tümü içimden çıkmadan bir an bile uyuyamam.

Yalnızlık bana hiçbir an eksilmeyen bir güç veriyor.

Hiç kimseyi, yalan söylediğini anlayacak kadar tanımak istemiyorum.

Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi.

Nerde olmak istediğimi bilmiyorum. Belki de bu yüzden hiçbir yerdeyim.

Karşılıklı gülsek. Gülebilir miyiz dersin? Gülebilir misin?

Kimse kimseyi unutmuyor ama asla karşı tarafın istediği biçimde hatırlamıyor.

Aşk acısı çekmedim hiç. Çünkü dünyanın verdiği acı her zaman güçlüydü.

Her köşe, her cadde öyle dolu, öyle dolu ve bu doluluk içinde öyle boş, öyle boş, öyle boş ki.

Şunu öğrenmelisin: Sen hiçbir işe yaramaz değilsin. Seni senden çalan toplumdur.

Bir ülkenin anarşisini kim anlatabilir? Ölenler mi? Öldürülenler mi? Her gün yeni ölümleri bekleyenler mi?

İnsanın başkalarına söyledikleri kendi duymak istedikleridir. Sevmesi, sevilmeyi istediği biçimdir.

Her gece ölüyorum. Sonra ölümden kaçıp yeniden canlanıyorum. Her yirmi dört saat, hem yaşam, hem ölüm.

Bazen bir söz yoktur. O gün ne olduğunu özetleyecek zekice bir alıntı yoktur. Bazen gün, sadece biter.

Yaşanacak bir yaşam var. Binilecek bisikletler var. Yürünecek yaya kaldırımları ve tadına varılacak güneş batışları var.

Bir yüksekliğin, bir başıma olduğum bir yüksekliğin en ucundayım. İnemiyorum. Yaşayamıyorum. Ölemiyorum.

Alışıyor inan kendini içinde tutmaya, dilinin altındaki baklaları ıslatmadan konuşmaya, sultanlara yaraşır bir sağırlığa, alışıyor işte.

Nihayet yağmur başladı. Bu sabah artık yağmuru neden bu kadar çok sevdiğimi anladım. Ağlayan bir yüreğe benzediği için.

Hayatın boyunca kendin gibi olman konusunda telkinler dinlersin, olacağın bir yer ararsın. En kendin olduğun haldeyse değişmen istenir.

Artık gitmeyeceğim. Nereden geldiğim sorusunu yanıtlamak istemiyorum. Hiçbir yerden gelmiyorum. Kendimden başka.

Ne düzenli bir iş ne iyi bir konut ne sizin medeni durum dediğiniz durumsuzluk ne de başarılı bir birey olmak ya da sayılmak benim gerçeğim değil.

Şimdilik hiç kimseyle uykumu paylaşmayacağım. Umutsuzluk dolu birisiyle hele hiç. O zaman birlikte balkondan atlamak kalıyor geriye.

Sakin ol. Öylece dur. Yaşamdan geç. Kentlerden geç. Sınırları aş. Gülüşlerden geç. Anlamsız konuşmaları dinle, galerileri gez, kahvelerde otur. Artık hiçbir yerdesin.

Karşı çıkmak istediğim evler, koltuklar, halılar, müzikler, öğretmenler var. Karşı çıkmak istediğim kurallar. Bir haykırış, küçük dünyanız sizin olsun!

Tren raylarını severim. Bağımsızlığı, gidebilmeyi, kalmak zorunda olmamayı, uymak zorunda olmamayı anımsatır. Tren rayları bir tür bağımsızlıktır benim için.

Tek bir kelimeden binlerce anlam çıkardığım günler oldu, yazılan uzun cümleleri görmezden geldiğim günlerde. İnsanlara inanmaya çalışmaktan yoruldum.

Karşıma çıkan her şey yetersiz. Soluduğum her şey yetersiz. Dalgalar, odalar, mekanlar, sevgiler yetersiz. Suların tadı yetersiz. Günlerin uzunluğu yetersiz. Haftaların günleri yetersiz.

Onu sevmeyi bir tutku haline dönüştürüyorum. Bu sevgide tüm sevgilerim, sevebilme gücüm var. Gelecekteki sevgileri de yaşar gibiyim. Geçmiştekileri de.

Ölüm düşüncesi izliyor beni. Gece gündüz kendimi öldürmeyi düşünüyorum. Bunun belli bir nedeni yok. Yaşansa da olur, yaşanmasa da. Bir kaygı yalnız. Beni, kendimi öldürmeyi denemeye iten bir kaygı.

Yabancısı olmadığım bir tek olgu var. O da kendi varoluşum. Belki tek mutluluğum bu. Tek bağlantım. Kendimi kavrayamazsam, tüm varoluşum yitmiş demektir.

Hava çok güzel. Mavi gökyüzü, güneşin sıcaklığı hiç bitmeyecek gibi. Bugün neler düşünülür, diye geçiyor aklımdan. Belki yazı bile yazılır. Ne limanlar var yeryüzünde diyorum. Ne açık denizler. Ama dağlar arasında kaybolan kaç deniz var?

Bahçemde yetiştirdiğim gülleri her akşam öpüp kokladığım gibi. Senin mektubunu da öpüp kokladım. Yaş mı, baş mı, içinde bulunduğumuz koşullar, dağılmışlığımız mı, bilmiyorum, duyarlılığı artırıyor. Bir gözyaşları eksik. Belki o da var, için için akıyor.