Ölüm Korkusu Nedir? Ölümden Korkanlara Tavsiyeler

Ölüm her canlıya ulaşacak olan yegane sondur. Bu zaten Rahman suresinin 55/26.ayetinde de ‘’Yeryüzünde yaşayan her canlı ölümü tadacaktır’’ şeklinde bize buyrulmuştur. Her zaman ölüme hazır şekilde yaşamak ise Mümin kullar için önemli bir meziyettir. Dolayısıyla gündelik hayatımızda bile son günümüz bugünmüş gibi, her zaman hak vaki olacakmış gibi hazır ve nazır olmak durumundayız.

Müslümanlar için en kafa karıştırıcı nokta ise burada başlamaktadır. Çünkü Ölüm Allah’ın emridir ve bir gün hepimize gelecektir. Dünyadaki kısıtlı yaşamamızı sona erdirecek olsa da ölüm aslında ahiret hayatımızın başlangıcı olacaktır. Bu açıdan bakıldığında ölüm bu kadar hak iken neden ölümden korktuğumuz merak duygusu uyandırmaktadır.

Ölüm haberi almak her insan için yıkıcı sonuçlar doğurur. Üstelik burada farklı kıstaslar olsa da aynı sonuçla karşılaşırız. Birisi 90 yaşında öldüğünde de, 22 yaşında öldüğünde de psikolojik olarak zorlu bir süreç yaşanmaktadır. Ölüm haberini alan kişi her zaman üzüntü içerisinde kalmaktadır. Bunun en büyük sebebi ise ölüm psikolojisidir. Çünkü birinin öldüğünü görmek her an ölebilirim korkusunu canlandırır. Ölüm kaygısı bundan dolayı çok uç noktalara ulaşarak insanın psikolojisini yıpratmaya başlar.

Ölüm Korkusu Nasıl Bir Duygu?

Ölmekten korkmak her canlı için gayet doğal bir içgüdüsel harekettir. Örneğin kurban ibadetini yaparken bile kesileceğini anlayan hayvanın bundan kaçınmak için verdiği çaba buna delalettir. İnsanlarda ise çok daha heybetli kaçınmaları görmek mümkündür. Örneğin ölümden korkmadığını iddia eden nice insanın bu tavırları ölüm döşeğinde yatarken Allah’a yakarışlarla son bulmuştur. Ölüm soğuk ve bir o kadar da ürkütücüdür. Çünkü o an ne hissedildiği saptanamadığı gibi nasıl bir acıyla karşılaşılacağı ve sonrasında yaşanacak derin yalnızlığın neye benzeyeceği de belirsizliğini korumaktadır.

İşte bu yüzden de ölümden herkes korkar. Ölüm korkusu duygu olarak her canlının içerisinde var olan bir histir. Bunun ayıplanacak ya da kanıksanacak bir durum olmadığının bilincinde olmak gerekir. Bhutan’ın insanlarına bakıldığında da farkındalık açısından ölümü gün içerisinde 5 kez düşünen insanlara rastlanmaktadır.

  • Ölümü ve ölümün insan üzerinde yarattığı mental yıpranmayı araştıran çok sayıda sosyal deney var. Araştırmalar o kadar üst noktalara ulaştı ki aslında bunun tüm insanlığa yayılan bir korku olarak normal karşılanması gerektiği kanısına varıldı. Bhutan kültüründe yaşayanların her gün en az 5 kez ölümü düşünüyor oluşu her ne kadar garip gelse de bu durum onları dinç tutarak hayata bağlayan bir etki yaratıyor. Böylece ölümü düşündükleri vakitlerden geriye kalan her zaman dilimini en iyi şekilde değerlendiriyor, daha iyi bir biçimde geçirmeleri gerektiğinin öz farkındalığına varıyorlar.
  • Ölüm cafeleri ismi verilen bir proje 2000’li yılların ilk yarısında başlatıldı. İlk olarak 2004 yılında İsveç’te başlayan bu cafe konsepti insanlara en büyük endişelerini rahatlıkla konuşma imkânı tanıdı. Öyle ki bu cafelere gidip siparişinizi verdikten sonra birileriyle oturup ölüm üzerine derinlemesine sohbet edebiliyorsunuz. Böylece ölümün psikolojiniz üzerinde kurduğu baskıyı, duyduğunuz endişeyi ve içerisine düşeceğiniz karanlık çukuru bir nebze de olsa atlatmanız mümkün oluyor.

Sekeratü-l Mevt Nedir? Tefekkür-i Nevt Nedir?

Kültürel ve dini açıdan ölümle ilgili yapılan araştırmaların neticesinde bazı bulgular her zaman öne çıkmıştır. Dini açıdan da Sekeratü-l Mevt tanımı son derece bilinirliği yüksek olan durumlar arasındadır. Bu durum aslında ölüm öncesi baygınlığı olarak özetlenebilir. Ölüme delalet olan baygınlıklar için kullanılır. Ki son derece de acı veren bir hissiyata sahip olduğunu anlamak için peygamber efendimiz Hz. Muhammed(SAV)’in ‘’Yüce Allah’ım sen beni Sekeratü-l Mevt esnasında yardımcı ol’’ hadisine bakabiliriz.

Peygamber efendimizin bile Allah’tan aman dilenmesine neden olan Sekeratü-l Mevt aynı zamanda Hz. Aişe rivayetlerinde de ‘’Alemlere rahmet saçan Resulallah öldüğü esnada benim boğazımla midemin tam arasında yatıyordu. Ona rağmen ölüm ona geldi. Gördüğümden sonra ölümün şiddetini kimseyle karşılaştırmam’’ olarak buyrulmuştur.

Başta İslam âlimleri olmak üzere bazı araştırmacıların vardıkları sonuçlar şu şekildedir. Sekeratü-l Mevt için iki farklı önemli noktadan söz edilir.

  • Allah (c.c) tamamıyla manevi açıdan daha üst noktalara ulaşabilmesi için peygamberleri ve Salih kulları dahil olmak üzere herkese Sekeratü-l Mevt acısını çektiriyor olabilir. Bu ki ızdırabın ölüm esnasında yaşanmasını açıklar.
  • Allah (c.c) işlenen günahlara kefaret olabilmesi açısından ölüm esnasında Sekeratü-l Mevt acısının şiddetini arttırdıkça arttırabilir. Bu sonrasında yaşanacak azap ve ızdırabın dışında ölüm anında da Sekeratü-l Mevt acısıyla boğuşmayı açıklayabilir.

Yine bir hadis-i şerifte ‘’Ben ki ölüm esnasında ölümün kolaylaştırılmasını istemem ve bunu asla dilemem. O acıdır ki çekildikçe günahların bağışlanmasına vesile olacak ve maneviyatı arttıracak olan en büyük kefaretlerden birisidir’’ buyruluyor.

Sekeratü-l Mevt dışında bir diğer sık rastlanan terim ise Tefekkür-i Mevt olarak bilinir. Tefekkür-ü Mevt ise biraz daha farklı bir andır. Bu esnada ölümün size yaklaştığını ve artık hakkın vaki olacağının bilincine varırsınız. Bir noktada Allah (c.c)’e doğru başlayacağınız yürüyüşe hazırlanırken, bir yandan da ölümün ne zaman tam anlamıyla geleceğini bilmemenin endişesini hissedebilirsiniz.

Ölümle İlgili Ayetler ve Hadisler Hangileridir?

Ölüm en önemli unsurlardan birisi olarak hayatımızda her zaman hazırlığımızı tamamlamış olmamız gereken bir evredir. Ölüm ile ilgili ayetler dışında aynı zamanda pek çok hadis-i şerife de rastlamak mümkündür.

Peygamber efendimiz (SAV)’e sahabelerden birisinin sorduğu soru ‘’Ya Allah’ın resulü, en akıllı insan kimdir, hangi mümin daha akıllıdır’’ şeklindeydi. Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) ise ona ‘’Şüphe yok ki en akıllı insan ölümü hiç unutmayandır. Ölümü her zaman aklına getiren ve bir gün geldiği vakit hazır ve nazır olarak bekleyendir. Her kim ki ölümünü unutmayıp o güne dair Salih amelleriyle hazırlıklarını sürdürüyorsa akıllı olan odur’’ buyurmuştur.

Bir başka hadis-i şerifinde ‘’Her türlü zevki adeta keskin bir bıçak gibi kesen ölümü aklınızdan çıkarmayın’’ buyurmuştur. Yine ölümün ciddiyetini kavramak için ‘’Yalnızca ölümü değil aynı zamanda öldükten sonra çürüyecek olan bedeninizi, boşta kalacak kemiklerinizi de aklınıza kazıyın. Unutmayın ki ahiret hayatınız iyi olsun istiyorsanız bu dünyanın süsünü püsünü bir kenara bırakmanız şarttır’’ bakılabilir.

Ölüme dair en çarpıcı kesitlerden birisi ise ‘’Ben hiçbir zaman bir kulun canını alırken bunu tereddüt etmeden büyük bir kararlılıkla yapmadım. Çünkü O hiçbir kulunun canından olmasından hoşnut olmaz. Ölümden hoşlanmaz. O’nun sevmediği bir şeyi ben nasıl seveyim’’ şeklindedir.

Kuran-ı Kerim’in ayetlerinde de ölüme dair dikkat çeken pek çok alternatife rastlanabilir. Cuma suresi 8.ayetinde ‘’Siz ki ölümden ne kadar kaçarsanız kaçın o sizi elbette ki bulacaktır. Görüneni, görünmeyeni her şeyi bilene geri döndüğünüz vakit Allah size tüm yaptıklarınızın haberini bir bir duyuracaktır’’ buyruluyor.

Vakia suresinin 83-85.ayetlerinde de ‘’O an geldiğinde ve canınız boğazınızda düğümlendiğinde öylece kalakalırsınız. Baksanız da göremezsiniz. Bizler o an oraya çok daha yakınız. Ama siz bunu da göremezisiniz’’ buyrulmaktadır. Ölüm Allah(c.c)’ün emri olduğundan hepimiz bir gün hak vaki olduğunda ölüm korkusundan arınıp bizzat bunu tadacağız.

76169