Girit Medeniyetinin Özellikleri

Girit medeniyeti Ege bölgesinin en köklü uygarlığı olmakla beraber aynı zamanda kökeni Cilalı taş devrine kadar da uzanmaktadır. Çünkü Ege bölgesindeki ilk yerleşim yerleri olarak kabul edilen köy yaşantısına dair izler yapılan kazılarda ortaya çıkmaktadır. Arkeolojik çalışmaların en alt katmanında Girit medeniyetinin izlerine rastlanması bunu doğrulamaktadır.

Yazımızda ve Girit Medeniyeti Minoan Uygarlığı Girit Sanatı Girit Mimari Girit Dini Girit Yazı Sistem hakkında bilgi bulabilirsiniz.

Girit
Girit Medeniyetinin Özellikleri

Girit Uygarlığının Tarihi

Girit medeniyeti tarih olarak Taş çağına kadar uzanan bir süreci mercek altına almamızı sağlıyor. M.Ö 3.000 yılında ticari olarak Mısır ile pek çok ilişkisi bulunan Girit medeniyetinin ilk adımları Akdenizliler tarafından atılmıştır. Ki tahmini olarak Taş çağı doğru bir kuruluş tahminidir. Ticaret ile beraber M.Ö 2.000 yılına gelindiğinde ise Girit uygarlığının diğer medeniyetlerden çok daha üstün, zengin bir forma kavuştuğu yapılan çalışmalarda ortaya çıkıyor.

Tarihte Girit uygarlığı aynı zamanda ikincil bir isim olarak Minos uygarlığı olarak da anılmaktadır. Bunun ana nedenlerinden birisi ise Girit krallarının anılış şeklinin Mi-nos şeklinde olmasıdır. Kraliyet ile yönetilen Girit medeniyetinin kralı her zaman için Knossos’ta bulunurdu. O dönemde taştan inşa edilmiş sarayında ikamet eden kral aynı zamanda tüm uygarlığın siyasi açıdan merkezi konumundaydı.

Girit medeniyetinde dikkat çeken ayrıntılardan birisi de tapınakların konumlarıydı. Tapınaklar sarayların dışarısına inşa edilmediğinden dolayı krallar her zaman dini işler için de yönetici konumunda olmuştur. Yani siyasi iktidar ile dini iktidar aslında tek bir noktada kralda bütünleşmekteydi.

Akdeniz’de çok güçlü bir ticaret ağını kısa bir sürede kurmaları Girit medeniyetinin ticaret ile çok ciddi atılımlar yaparak gelişmesine neden olmuştur. Bu ticaret ağının bir tarafı Yunanistan’a diğer tarafı ise Mısır’a kadar uzanıyordu ve dolayısıyla dış pazarlarda hakimiyet kurabiliyordu. Girit vazoları günümüzde bile dikkat çekmeyi başarmaktadır.

Girit Uygarlığının Temel Özellikleri

Diplomatik ticaretin ilk örneklerini görmemizi sağlayan Girit medeniyeti M.Ö 3.000’li yıllarda kurulmuş olsa da asıl yükselişi M.Ö 2.000’li yıllarda göze çarpmaktadır. Zira civar komşularına bakıldığında Yunanlar, Sümerler ve Akalar da ticaretle uğraşmaktaydı. Fakat deniz ticareti ve Akdeniz’e kurdukları ticaret ağı ile tüm medeniyetlerden daha dikkat çekici bir noktayı temsil etmekteydi. Ege’nin ilk medeniyeti olması burada önemli bir etken olarak görülebilir.

  • Girit medeniyeti Ege ve Yunan uygarlıkları baz alındığında kurulmuş olan ilk medeniyet olarak anılmaktadır. Zira Cilalı taş devrine kadar uzanan bir yerleşik hayatın izini yapılan arkeolojik çalışmalar neticesinde bulabiliyoruz.
  • Akdenizliler tarafından M.Ö 3.000’li yıllarda ilk olarak adaya çıkarak yerleşik hayata geçildiği tahmin ediliyor. Ki Anadolu Medeniyetleri ile büyük ölçekte akrabalık olduğu aşikâr. Zaten antropolojik çalışmalar da bununla aynı sonucu bize gösteriyor.
  • Girit son derece dağınık bir yönetim şekliyle varlığını sürdürmüş bir medeniyet olmuştur. Çünkü siyasi iktidarın birlik sağlayamaması sonucunda şehirler kendi yönetimlerini kendi yapmıştır. Dolayısıyla aslında Girit birbirinden ayrı fakat birbirine düşman olmayan devletler gibi bir algıya sahipti. Öyle ki çok güçlü bir donanmasının olmasından dolayı bu ayrı şehirler arasında herhangi bir savunma mekanizmasına dahi gerek duyulmadı. Sur, kale gibi savunma yapılarına rastlanmamaktadır.
  • Ticaret en büyük geçim kaynakları olmakla beraber Doğu Akdeniz’in en işlevsel ticaret ağına sahiplerdi. Ticaret merkezleri arasında Kıbrıs ve Suriye ile beraber Mısır bulunuyordu. Aynı zamanda Girit uygarlığı iyi bir kolonicilik uyguluyordu.
  • Döneme bakıldığında hece yazısı kullanarak kendilerine özgü kültürlerine bağlı kalsalar da Mısırlıların kullandığı Hiyeroglif yazıyı öğrenmekten geri durmadılar. Tabii ki Hiyeroglif yazıyı öğrenmiş olsalar dahi hece yazısını kullanmaya devam ettiklerini söylemek gerek.
  • Girit medeniyetinin sanat alanında en önemli kolu resimdi. Resim alanında başarılı oldukları kadar nakış alanında da ciddi bir ustalıkları vardı.
  • Girit’in ekonomik açıdan ticaretle uğraştığını zaten biliyoruz. Fakat bunun ötesinde aynı zamanda balıkçılık için de ciddi atılımlar yaptıklarını söylemek gerek. Yine tarıma elverişli araziler sayesinde de yetiştirilen ürünlerin ticareti komşu uygarlıklara gerçekleştiriliyordu.
  • Girit dini inanç mekanizması açısından çok tanrılı bir inanış tarzıyla öne çıkıyor. Anadolu medeniyetlerinin de etkisi altında kalan Girit medeniyetinde en büyük tanrının ismi ise Rea idi.
  • Knossos sarayı yalnızca siyasi iktidarın bulunduğu, kralın tüm hakimiyetiyle uygarlığı yönettiği saraylar değildi. Aynı zamanda mimari açıdan da Giritlilerin ne kadar başarılı olduğunu gösterdiği bir unsurdu.
  • Girit uygarlığının M.Ö 3.000 yılında başlayan yolculuğu en parlak dönemlerini M.Ö 2.000’li yıllarda yaşamasıyla devam etmiştir. Fakat Akaların yoğun baskısı ve en sonunda Girit uygarlığını istila etmesiyle beraber M.Ö 2.000’li yıllarda Girit medeniyeti dolaylı yoldan son bulmuştur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir